Çameli Ziraat Odası

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
Çameli Ziraat Odası > AYÇİÇEĞİ YETİŞTİRİCİLİĞİ

AYÇİÇEĞİ YETİŞTİRİCİLİĞİ


Açıklama

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI
TARIMSAL ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
EGE TARIMSAL ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ
ÇİFTÇİ BROŞÜRÜ No: 136
AYÇİÇEĞİ TARIMI
Dr. A. Şemsettin TAN

Artan nüfusla birlikte beslenme, dünyada ve ülkemizde bir sorun olarak ortaya
çıkmaktadır. İnsan beslenmesinde, özellikle bitkisel yağların önemi büyüktür. Ülkemiz
bitkisel yağ üretiminde %50 ile en büyük payı alan ve yağ bitkileri üretiminde başta
gelen ayçiçeği, Trakya, Ege Bölgesi ve Karadeniz Bölgesi olmak üzere birçok
bölgemizde yetişebilmektedir. Ancak yetersiz üretim nedeniyle, yıldan yıla artış
gösteren bitkisel yağ açığımız 500 bin tonu aşmıştır. Bu açığın kapatılabilmesi için
yağlı tohumlu bitkilerin mevcut potansiyel alandaki veriminin artırılması ve ayrıca,
ikinci ürün tarımına daha fazla yer verilmesi gerekmektedir. Tohumlarında bulunan
%45-50 oranındaki yağ hem sıvı yağ, hem de margarin sanayiinde kullanılmaktadır.
Ayrıca, çerez olarak tüketilen ayçiçeği, küspesinden de hayvan yemi olarak
yararlanılmaktadır.

ETAE'de yürütülen araştırma sonuçları ikinci üründe üretilen ayçiçeğinin yüksek
tane ve yağ verimi yanında yüksek linoleik asit oranına da sahip olması ikinci ürün
ayçiçeği tarımının önemini bir başka açıdan ortaya koymaktadır.

Ayçiçeğinin Ekolojik İstekleri
Sıcaklık isteği:
Ayçiçeği bitkisi oluşturduğu kuvvetli ve derinlere gidebilen kök
sistemi nedeniyle kurağa nispeten dayanıklı bir bitkidir. Tek yıllık ve yazlık bir bitki
olarak subtropik ve ılıman iklim bölgelerinde (temmuz ayı ortalama sıcaklığı 18-19
oC’nin altına düşmeyen yerlerde) yetiştirilmektedir. Vejetasyon periyodu (80-130 gün)
süresince toplam sıcaklık ihtiyacı 2600-2850 oC’dir. Çimlenme süresinde en düşük
olarak 4-5 oC, uygun bir çıkış için ise en azından 8-10 oC ve optimum olarak 12-14 oC
sıcaklık gereklidir. Gelişme döneminde 30 oC’nin üzerindeki sıcaklık dereceleri
büyümeyi engellemekte, 40 oC’nin üzerinde ise polenler, genel olarak
çimlenememekte ve döllenme ya zayıf olmakta ya da hiç olmamaktadır.
İlkbaharın geç donlarına karşı çok hassas değildir. Genç bitkiler donmaya karşı
dayanıklıdırlar. Fideler kotiledon devresinde -5 oC’de canlı kalabilmektedir. Güneşli,
sıcaklığı fazla olan ve yetişme periyodunda aylık sıcaklık ortalaması 25 oC olan
yerlerde daha iyi yetişmektedir.

Su ve toprak isteği:
Ayçiçeği gelişmiş kök sistemi ile 3 m derindeki suyu
kullanabilmektedir. Gelişme devresinde ayçiçeği bitkisi ortalama olarak 200 kg su
tüketmektedir. Kurağa karşı yüksek derecede toleranslı olmasına rağmen,
kuraklığın uzun süre devamı halinde tablalar küçük kalmakta, tohum bağlama
düşük düzeyde olmakta ve verim önemli ölçüde azalmaktadır. Ayçiçeği ışığı ve
güneşi seven bir tür olarak, yeterli miktarda ışığa gereksinim duyar, gölgeyi sevmez.
Ayçiçeği çok ağır ve kumlu topraklar hariç, ağır killi topraklardan hafif kumlu
topraklara, az asitli topraklardan alkali topraklara kadar geniş sınırlar içinde
yetişebilen bir bitkidir. Organik maddece zengin, humuslu, allüviyal, derin profilli ve
su tutma kapasitesi iyi topraklarda en iyi bir şekilde gelişebilmektedir. Gelişmesi için
en ideal toprak pH’sı 6-7’dir. Ayçiçeği tuza karşı sorgum, soya, çeltik, mısır, bakla,
keten ve fasulyeden daha fazla toleranslı olup, eriyebilir total tuzu %0,640 - 0,384
arası olan topraklarda yetişebilir.

Toprak Hazırlığı

Ana ürün toprak hazırlığı: Toprak hazırlığına sonbaharda ön bitki hasadını
takiben başlanır. Tarla pullukla 20-25 cm derinlikte sürülür. Ancak her yıl bu şekilde
derin sürüm yerine, değişen derinlikte yapılacak sürüm maliyeti azaltacağı gibi daha
da önemlisi pulluk tabanı olarak adlandırılan sert toprak tabakasının oluşmasını
önleyecektir.
Toprak yüzeyinin kışa sürülmüş olarak girmesiyle su alınımı artar,
donma ve çözülmelerle toprağın fiziksel özellikleri düzelir. İlk sürümü takiben
sonbahar yağışları nedeniyle tarlada otlanma olursa, kışa girmeden önce toprak
kazayağı ile 10-15 cm derinlikte işlenerek otların derine gömülmesi sağlanır.
İlkbaharda derin toprak işlemeden kaçınmalı, toprak tava geldiği zaman, toprak
tavının kaçmasını önlemek amacıyla, yüzeysel olarak pullukla sürüm yapılır Genel
olarak, toprak otlanmamış ve sert değilse kültivatör ile, kaba ise diskaro ile yüzeysel
olarak 10-15 cm derinlikte işlenebilir. Toprak, rototiller tipi kombine aletlerle de
yüzeysel olarak işlenebilir. Bu şekilde toprağın hem alttan yarılarak işlenmesi,
parçalanması ve hem de belli bir seviyede düzlenmesi mümkün olacaktır.
İkinci ürün toprak hazırlığı: Kanola (kolza), arpa ve buğday hasadı sonrası anız
yakılmamalıdır.
Ekin sapları oldukça dipten kesilmiş, sap-saman ve yabancı otları
tırmıkla uzaklaştırılmış olan tarlada sulama için bölmeler (tavalar) yapılarak toprak
yeterince sulanır. Hava sıcaklığına bağlı olarak 4-5 gün içinde tava gelen toprak 18-
20 cm derinliğinde sürülür, diskaro çekilir.

Eğer ekim kombine mibzerlerle yapılmayacaksa, ekimde verilecek gübreler
santrifüj gübre makinasıyla toprağa saçılır, yabancı ot veya toprak zararlıları için
ilaçlama gerekiyorsa uygulanır, gübre ve ilaç diskaro ya da tırmık ile ekim
derinliğinde toprağa karıştırılır. Daha sonra sürgü çekilerek toprak bastırılır ve ekime
hazır hale getirilir. Uygulanan tırmık toprağı belli ölçüler içinde tesfiye etmesi
bakımından da faydalıdır.

Gübreleme:
Agronomik işlemler yanında, ekonomik şekilde yapılacak bir gübreleme
ile arzu edilen, optimum düzeyde verime ulaşılır. Gübrelemenin verime istenilen
düzeyde ve optimum olarak yansıması için daha önce toprak analizlerinin yapılması
ve toprakta yeterli ölçüde nem bulunması gereklidir. Yine gübreleme ile sulamanın
birlikte uygulanması ayçiçeği verimini önemli ölçüde artırmaktadır.

Toprağın organik yapısını düzeltmek ve yüksek verim amacıyla eğer olanak
varsa, çiftlik gübresinin de uygulanması iyi sonuç verir. Bu nedenle sonbaharda
dekara 3-4 ton çiftlik gübresi verilmesi uygundur.

Ayçiçeğinde kuru koşullarda, saf madde olarak 7-8 kg/da N,P,K; sulu koşullarda
ise, bu miktarlar yaklaşık olarak 10 kg/da uygulanmaktadır. Gübreler karışım halinde
uygulanacağı gibi, kompoze gübre (20-20-0 veya 15-15-15) olarak da verilebilir.
Karışım halinde toprağın durumuna göre azotlu gübrenin yarısı amonyum sülfat
(%21 N) veya amonyum nitrat (%26 N) olarak triple süper fosfat karışımı
uygulanabilir ve azotlu gübrenin geri kalan yarısı ise boğaz doldurma işleminden
önce uygulanır ve tırmık veya diskaroyla toprağa karıştırılır, diğer yarısı ise amonyum
nitrat veya üre olarak çapa, boğaz doldurma işlemi esnasında, sulama öncesi
uygulanır. Azotlu gübrenin tamamı ekim öncesi kompoze gübre olarak da
uygulanabilir. Ekimde kombine ekim makinesi kullanılması durumunda verilen
gübreler toprağın 10-12 cm derinliğinde ve bant halinde uygulanır.

Ekim:
Ayçiçeği ekimi çok geniş bir zaman periyodu içinde yapılabilmektedir. Ancak,
ana (birinci) ürün ekim zamanını hava sıcaklığı ve toprak tavı belirlemektedir. Buna
göre mart ortalarından temmuz ortalarına kadar ana ve ikinci ürün ayçiçeği ekimi
yapılabilmektedir. Ekim; Ege, Güney ve Güneydoğu Bölgelerinde mart, nisan;
Marmara, Orta Anadolu, Karadeniz Bölgelerinde nisan; Doğu Anadolu Bölgesinde
mayıs ayında yapılmaktadır.

İyi bir ekim için tohum yatağı yeterli rutubete sahip, iyi işlenmiş olmalı; fazla
kabarık ve gevşek olmamalı; anız artıkları ve yabancı otlar temizlenmiş olmalıdır. Bu
durumda en uygun ekim derinliği 3-4 cm’dir. Toprak tavı açısından gerekli olduğunda
7-8 cm derinliğinde bile ekim yapılabilir. Ancak gerekenden derin yapılan ekimlerde
topraktan çıkış zamanında olmayacağı gibi dalgalı ve bozuk olur. Ayçiçeği ekiminin
serpme, pulluk çizilerine, ocak usulü yapıldığı bilinse de; iyi hazırlanmış bir tarlada
ekim makinesi ile yapılacak ekim en uygun olanıdır. Bugün ülkemizde yaygın olarak
kullanılan pamuk mibzerleri ile dekara 750-1500 g/da, iyi ayarlanmış hassas bir
(pnömatik veya mekanik) ekim makinesi ile tohumun 1000 tane ağırlığına bağlı
olarak, ekimde çok daha az miktarda 250-350 g/da tohum kullanılmaktadır. Hassas
ekim makinası ile yapılan ekim, tekleme işçilik masrafını ortadan kaldırması
açısından da önem taşımaktadır.

Ekimde sıra arası, makinalı toprak işlemeye olanak vermek amacıyla 70 cm, sıra
üzeri ise, yağlık çeşitlerde 30 - 35 cm, çerezliklerde ise 40 cm olmalıdır. Gereğinden
sık yapılan ekimler, zayıf bitki gelişmesi sonucu ve ayrıca yüksek oranda yatma
nedeniyle de verim kayıplarına neden olur. Ayçiçeği ekiminde sıraların rüzgar
istikametine paralel olmasına dikkat edilmelidir.

Ekim Nöbeti:
Ayçiçeği topraktan fazla besin maddesi kaldırdığı için yüksek verim
açısından ve özellikle toprağın yapısının iyileştirilmesi, hastalık, zararlı ve parazit
bitkilerin populasyonlarının kontrol altında tutulması için ayçiçeğinde ekim nöbeti
uygulanmalıdır. Ana ürün ekilişlerinde hububat, yem bitkileri, pancar veya baklagiller;
ikinci ürün ekilişlerinde ise diğer ikinci ürünlerle (mısır, soya, susam) ekim nöbetine
girebilir. Ekim nöbeti bazı hastalık, zararlı ve özellikle orobanşla mücadelede etkin
olur.

Tohumluk:
Ayçiçeğinde daha çok, yüksek verimli, orobanşa, hastalık ve zararlılara
dayanıklı hibrit çeşitler kullanılmaktadır. Ancak, hibrit çeşitlerden beklenen verimin
sağlanabilmesi için bakım işlemleri, gübreleme ve sulamanın çok iyi şekilde
uygulanması gerekmektedir.
Hibrit çeşitler için dikkat edilmesi gereken önemli bir
husus da elde edilen ürünün tohumluk olarak kullanılmamasıdır. Çünkü, tekrar
ekildiklerinde çeşit ve melez azmanlığı özelliklerini yitirirler. Ayçiçeği yabancı döllenen
bir bitki olduğu için tohumluğun her yıl yenilenmesi ve sertifikalı olması gerekir.
Ülkemizde açık döllenen tescilli çeşit olarak V-8931 ile birlikte Ege Tarımsal
Araştırma Enstitüsü tarafından ıslah edilen EGE 2001 çeşiti ve ayrıca, birçok tek
veya üçlü melez hibrit ayçiçeği çeşitleri üretimde yer almaktadır.

Bakım İşlemleri:
Hava ve toprak sıcaklığına, çeşidin özelliklerine bağlı olarak
ayçiçeği ekimi takiben 5-10, ortalama 7 günde çıkmakta, 15-20 gün sonra 10-15 cm
boya (tekleme zamanı) ulaşmakta, 25-35 gün sonra 30-35 cm boya (boğaz doldurma
zamanı) ulaşmakta, 60-75 gün sonra çiçeklenmekte, yaklaşık olarak 85-120 gün
sonra fizyolojik oluma ulaşmakta ve 90-130 gün sonra da hasat edilmektedir.
Yabancı ot mücadelesi: Yabancı otlarla mücadelede ilaçlı mücadelenin yanında
mekanik mücadele de gerekmektedir.

İlaçlı yabancı ot mücadelesi:
Ekim öncesi uygulanan toprak işleme ve ilaçlı
mücadelede trifluralin veya EPTC vb. etkili maddeli ilaçlar yanında, bazı preparatlar
ile ekimi takiben çıkış öncesi ve sonrası 3-4 yapraklı devrede ilaçlı mücadele
uygulanabilmektedir. Bu ilaçların tarifnamesine uygun olarak kullanılması
gerekmektedir.

Ekim sonrası – çıkış öncesi ve sonrası mekanik yabancı ot mücadelesi:

Bilindiği gibi, yabancı ot tohumları çabuk çimlenmekte ve tarlayı kaplayabilmektedir.
Böyle bir sorunla karşılaşıldığında, çıkış öncesi dönemde tarlada çok yüzeysel olarak
tırmık geçirmek suretiyle çimlenen yabancı otların büyük bir kısmı yok edilir. Ancak,
bu tip bir uygulama çok ustaca uygulamayı gerektiren bir mücadeledir. Henüz 2-4
yapraklı devrede tarladaki yabancı otlar, eğer mücadele edilmezse, hızla büyüyerek
ayçiçeği fidelerini bastırabilirler. Duruma göre, sıralar arasında veya gerekirse
sıralara dik olarak, yüzeysel tırmıklama işlemi ile tarladan %7-10 oranında ayçiçeği
fide kaybı olacaktır.

Ayçiçeğinde çapa:
Ayçiçeği bir çapa bitkisidir. Çapanın zamanında yapılması,
yabancı otlarla mücadele, toprak yüzeyinin kabartılarak neminin muhafazası ve
yüksek verim açısından önem taşımaktadır. Çapalama küçük işletmelerde el çapası
ile yapılmaktadır. Makineli ara işleme-çapası için ayçiçeğinin sıraya ekilmiş olması
gerekmektedir. Ayçiçeğinde genel olarak iki çapa yapılmaktadır. Bunlardan birincisi
tekleme sırasında, ikincisi ise bitkiler 30- 35 cm boya ulaştığında yapılmalıdır.
Tekleme sırasında, traktörle çekilen kazayağı ile sıra aralarında toprak kaymak
tabakası kırılıp, toprak kabartılır, yabancı otlarla mücadele edilir. Ancak, sıra
üzerindeki yabancı otlar tekleme sırasında, el çapası ile temizlenmelidir.
Gerektiğinde çıkıştan sonra, yabancı ot problemi varsa vakit geçirilmeden freze
geçirilmelidir.

Ayçiçeği 25-35 cm boya ulaşana kadar yabancı ot mücadelesi iyi yapılır ve
herhangi bir zarar görmezse, bu dönemi takiben hızla gelişip toprak yüzeyini örttüğü
için altında yabancı ot gelişmesi olmadığı gibi, bu durum toprak tavının korunması
açısından da önem taşır.

Tekleme:
Ekimde eğer hassas (pnömatik veya mekanik) ekim makinaları
kullanılmıyor ve yaygın olarak kullanılan pamuk veya mısır ekim makinaları ile ekim
yapılıyorsa, sıra üzeri mesafesi istenilen ölçülerde ayarlanamaz. Bu nedenle de sıra
üzerindeki bitkiler düzensiz mesafelerde çıkacakları için bitkiler 10-15 cm boya
ulaşınca, sıra üzeri mesafesi dikkate alınarak tekleme uygulanır. Pnömatik ya da
hassas ekiciler ile arzu edilen sıklıkta ekim yapılabildiğinden tekleme işlemine gerek
duyulmamaktadır. Teklemeden sonra bir dekardaki bitki sayısı 4000-6000 olmalıdır.

Boğaz doldurma:
Bitkiler 30-35 cm boya ulaşınca boğaz doldurma, karık açma
ve ot çapası yapılır. Bu işlemler küçük işletmelerde el çapası ile yapılabileceği gibi,
alet-ekipmanı olan işletmelerde boğaz doldurma pulluğu ile yapılmaktadır. Bu şekilde
sıra aralarındaki otlarla mücadele edilmiş, toprak kabartılmış, sulama için karıklar
açılmış ve boğaz doldurulmuş olur. Bu işlemler ayrı ayrı yapılabileceği gibi, modern
işletmelerde mevcut kombine aletlerle de yapılabilir. Frezeli ara çapa + gübre ünitesi
+ lister kombinasyonundan oluşan aletler ile belirtilen işlemler kombine olarak
uygulanabilmektedir. Böylece, zaman ve yakıt ekonomisinin yanında, tarla trafiğinin
azaltılması yoluyla traktörün neden olduğu toprak sıkışması da en aza indirilmiş olur.
Çapa ve boğaz doldurma işleminin zamanından önce yapılması bazı geç çıkan,
küçük fideciklerin toprak altında kalmasına, geç yapılması ise gelişen ve boylanan
bitkilerin traktör veya kazayağının gövdesine çarpıp kırılarak zarar görmesine neden
olabilir. Kazayağı veya lister pulluk ile yapılacak çapa ve boğaz doldurma işleminin 8-
10 cm’den daha derin olmamasına dikkat edilmelidir. Çünkü derin yapılacak çapa
işlemi bitkilerin yan köklerinin açıkta kalmasına, zarar görmesine ve topraktan
gereksiz yere fazla miktarda su kaybı sonucu verimde düşmelere neden olur.

Sulama:
Ayçiçeği kuru şartlarda yetişebilir. Yıllık yağışı 500-600 mm olan
yerlerde ve özellikle bu yağış miktarının yarısına yakınının ayçiçeği gelişme
devresine isabet eden bölgelerde sulama yapılmadan üretilebilir. Ancak, uygun
zamanlarda yeterli sulama yapıldığında özellikle hibrit çeşitlerde verim artışı %100'e
ulaşabilmektedir. Ayçiçeği ihtiyacı olan suyun %20’sini topraktan çıkıştan itibaren
tabla oluşum devresine kadar kullanır. Tabla teşekkülü-çiçeklenme devresi en kritik
dönem olup, bu devrede bitki ihtiyacı olan suyun %60’ını, çiçeklenmeden sonra yağ
oluşum devresinde de geri kalan %20 suyu kullanmaktadır. Bu devrelerde yapılacak
üç sulama, yüksek verim açısından önem taşımaktadır. Özellikle, çiçeklenme
devresinde yüksek sıcaklıkların oluşturacağı zararı önlemek amacıyla tabla olum
devresinde yapılacak sulama büyük önem taşımaktadır.
Sulamanın karık usulü, salma ya da yağmurlama olarak yapılması tavsiye edilir.
Ancak hastalıkların yaygın olduğu yerlerde ve çiçeklenme süresince yağmurlama
sulama yapılmamalıdır.

Orobanş, Hastalık ve Zararlılar:
Ayçiçeğinde verim eksilişlerine neden olabilen
etkenlerin başında parazit bir yabancı ot olan orobanş; bazı hastalıklar; ayçiçeği
mildiyösü, sclerotinia kök, sap ve tabla çürüklüğü, ayçiçeği pası, alternaria yaprak
leke hastalığı, kurşuni küf, septoria yaprak lekesi, phoma ve rhizopus tabla
çürüklüğü, verticillium solgunluğu, Fusarium kök boğazı hastalığı, kömürümsü
çürüme ve mozayik virüsü; ve zararlılar: Çayır tırtılı, makaslı böcek, yeşil böcek, tel
kurtları, kesici veya bozkurtlar, çekirgeler, mayıs böceği, yaprak bitleri vb. sayılabilir.
Ayçiçeği tarımında çeşit seçimi büyük önem taşımaktadır. Çeşidin yüksek verimli
olması ve diğer arzu edilen agronomik özellikleri taşıması yanında, özellikle sorun
olan bölgeler için orobanş ile ayçiçeği mildiyösüne dayanıklı veya yüksek derecede
toleranslı olması arzu edilmektedir. Önemli bir hastalık olan ayçiçeği mildiyösü
(Plasmopara halstedii)’e karşı ülkemizde metalaxyl 35 (toz), propamacarp
hydrochloride 722 (SL), metalaxyl 200 veya metalaxyl 350 (ES) ile yapılan tohum
ilaçlaması ile primer enfeksiyon önlenmekte ve etkin bir mücadele uygulanmaktadır.
Piyasadaki mevcut ayçiçeği tohumlukları bu hastalığa hassas ise genelde ilaçlı
olarak satılmaktadır.

Toprak Altı Zararlılarına Karşı İlaçlı (Zehirli Yem) Mücadelesi:
Ayçiçeğinde fide
döneminde bozkurtlar, tel kurtları ve makaslı böcek gibi zararlılar, kök ve kök
boğazında zararlar oluşturarak genç fidelerin ölümüne neden olur, sonuç olarak
tarlada boşluklar meydana gelir. Toprak altı zararlılarına karşı kültürel tedbir olarak,
tarla otlu bırakılmamalı ve zararlıların yoğun olduğu tarlalarda derin sürüm
uygulanmalı, ilkbaharda yabancı ot mücadelesi yapılmalıdır. Bununla beraber, bu
gibi zararlılara karşı eğer bir metrekare alanda 1-3 böcek larvası bulunursa ilaçlama
yapılmalıdır. Bunun için aşağıda etkili maddesi verilmiş olan ilaçlardan birisi ile zehirli
yem ilaçlaması uygulanmalıdır.

Zehirli yem için 10 kg kepeğe endosülfan 35, trichlorfon 80 veya chlorpyripfos 25
etkili maddeli ilaçlardan birisi belirtilen dozda ilave edilip; 0,5 kg şeker ile iyice
karıştırılmalıdır. Karışım sünger kıvamına gelinceye kadar su ilave edilir ve 1 dekar
alan için hazırlanan zehirli yem akşam üzeri ayçiçeği fidelerinin çevrelerine serpilerek
ilaçlama uygulanır.

Kuş Zararı:
Birçok ülkede olduğu gibi, ülkemizde de serçeler (Passer spp.), kargalar
(Corvus spp.) ve sığırcıklar (Sturnus spp.) başta gelen kuş zararlılarıdır. Kuşların
genellikle yoğun üretim alanlarında verdikleri zarar oransal olarak daha az olmakta,
ancak küçük alanlarda yapılan üretimlerde daha fazla zararla karşı karşıya
kalınmaktadır. Kuş zararına karşı çeşitler arasında oluşan zararın farklılığına, tercihle
ilgili olduğu gibi, tabla durumu, tabla biçimi, tane tadı, tanelerin içerdikleri bileşikler ve
tane kabuk kalınlığı gibi
birçok faktör birlikte etkili olmaktadır.

Kuş zararına karşı bazı kültürel önlemler etkin olabilmektedir. Ağaçlık, bataklık
gibi yerlere yakın olan alanlarda kuş zararı daha fazla olmaktadır. Bununla birlikte,
hasatta geç kalmamak kuş zararının artmasını önlemek açısından önem
taşımaktadır. Mekaniksel olarak gürültü çıkararak, belirli aralıklarla patlayan
topatarlar vb. kullanılarak kaçırıcı tedbirler yanında, tarla kenarında rüzgarla ses
çıkartan şerit rafya germek, parlak renk veren levhalar asmak önlemler arasında
sayılabilir.

Etkin bir mücadele için herhangi bir hastalık ve zararlı görülürse en yakın bir
mücadele teşkilatına başvurulmalı, ilacın kullanma talimatı iyi bir şekilde incelenmeli
ve zamanında mücadele yapılmalıdır.

Hasat–Harman:
Ekildikten 90-130 gün sonra hasat olgunluğuna ulaşan ayçiçeğinde
hasat zamanının tespiti çok önemlidir. Ayçiçeği yapraklarının ve tabla üzerindeki
çiçeklerinin kuruyup dökülmüş, tablanın etli kısmının da kurumuş olması hasat
zamanının geldiğini belirtir. Hasat biçer-döverle yapılır. Hasat kayıplarının
önlenebilmesi için, biçerdöverin silindir hızı, batör-kontrabatör açıklığı, vantilatör ve
elek ayarları çok iyi yapılmalıdır. Genel olarak, 50 metrelik şerit hasat edildikten
sonra biçerdöverin arkasındaki hasat edilmiş alan kontrol edilmelidir. Eğer
vantilatörün hızı fazla ise, aşırı hava nedeniyle tane dökülüyorsa, vantilatör ayarının
tanenin dışarı atılmayacak şekilde yapılması gerekir. Silindir hızının genel olarak
250-350 devir/dakika olmasına dikkat edilmeli, eğer hız gereğinden yüksek olursa
tabla parçalanmaları eleklerde tıkanmalara veya tane kırılmalarına neden olur.
Ayçiçeği tablaları yeterince kuru ise (nem oranı %15’den az) batör-kontrabatör
açıklığı en sonda olmalıdır. Eğer tablalarda bir miktar tane kalıyorsa, silindir hızını
artırmak yerine açıklık azaltılabilir. Bitki parçaları ihtiva etmeyen temiz bir ürün için alt
ve üst eleklerin yeterince kapalı olmasına dikkat edilmelidir.

Depolama:
Hasattan sonra herhangi bir kızışmaya neden olmamak için ürün
içerisinde kalan sap ve tabla parçaları temizlenmelidir. Depolamada ürün nemi en
fazla % 8-9 olmalı, ürün yığınının ise 1-1,5 m’yi geçmemesine dikkat etmeli, kızışma
ve çürümeleri önlemek için gerekirse karıştırılmalıdır. Ayçiçeğinde hasat edilmiş ürün
piyasaya sürülmeden önce temizlenmeli; yabancı madde oranı % 2-3’den fazla;
bozuk tane oranı % 0,5-1,0’dan fazla ve boş tane oranı % 0,5-1,0’dan fazla
olmamalıdır. Depolanmış ayçiçeğinde bazı böcek türleri zararlı olabilir. Depoda
böcek görülürse phostoxin ile fümigasyon uygulanmalıdır.
Ayçiçeği Üretiminde Arının Önemi: Açiçeğinde döllenmenin tam olabilmesi için
böceklere, özellikle de arılara ihtiyaç vardır. Yapılan çalışmalar arılı üretimde; arısıza
göre % 70’e varan verim artışı sağlanmaktadır. Bu nedenle ayçiçeği tarlalarına
çiçeklenme devresinde 10 dekara 2-5 kovan olacak şekilde arı kovanı
yerleştirilmelidir.

Ayçiçeğinin Silaj Olarak Değerlendirilmesi:
Ayçiçeği hayvan beslenmesinde silaj
olarak da değerlendirilebilir. Silaj yapımı için en uygun devre çiçeklenmenin
tamamlandığı, süt olum (R6) devresidir.
Ürününüz bol ve kaliteli, kazancınız bereketli olsun…

Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü